22 Mayıs 2013 Çarşamba

bir anı

     Selamın Aleyküm, 
bugün akşam yemeğini yemek için yemekhaneye gittim. yalnızım diye boş masaya oturmak istemedim 2 tane kız yemek yiyorlardı onların yanına gittim. oturabilir miyim diye sordum tabi dediler. sandalyede arkası dönük kızın çantası vardı bir de bastonu... fark ettim ki bu kız hazırlıkta tanıştığım görme engelli arkadaşım X ti. X le ilk karşılaşmamızı hatırladım, benim için çok sarsıcı bir andı, sizinle de paylaşayım. 
    hazırlıktan arkadaşım D ile beraber tenefüste kapı önü muhabbeti yapıyorduk. (üniversite de olsanız bunu yapıyorsunuz :)arkamdan tam bacaklarımın arasına bir şey çarptı, birinin adımı sandım o kadar kızdım ki  bi yabancının değmesi ihtimali gerçekten çok sinir bozucu. tam arkama dönerken tam olarak şunu diyecektim "KÖR MÜSÜN DİKKAT ETSENE!" diyemedim.. iyi ki diyemedim.. iyi ki hızlı dönmüşüm... deseydim kendimi affedemezdim sanırım. o an öylece dona kaldım elimle ağzımı tuttum koridorun kenarında kalakaldım, X özür diledi, bir şey diyemedim. Arkadaşlar iyi olup olmadığımı sordu. İyi değildim... Benim hayatımda hiç görme engelli arkadaşım olmamıştı bu yüzden çok alışık değildim beraber yaşamaya. nöfff çok kötü bir histi, bir daha kimseye öyle demem herhalde bana da ders oldu. Sonra alıştım elhamdülillah hatta başka engelli arkadaşlarım da oldu, iyi oldu, güzel oldu:)

16 Mayıs 2013 Perşembe

benim efendim

sabah kalktığımda, herhangi bir konuşmanın ortasında, yada yürürken, yada başka bir şeyler yaparken her an aklıma gelme ihtimali olan bir ilahi var "benim efendim". neden böyle bilmiyorum ama çok seviyorum ya sizinle de paylaşayım dedim.

8 Mayıs 2013 Çarşamba

bolçi

Selamın Aleyküm, 
geçenlerde okulun en güzel yanlarından biri olan bahar tatili doğrusu hepimize yaradı. Evde ailemle takılmak, gezmek güzeldi, elhamdülillah. Evde çok durmasam da kaldığım zamanlarda "ay şimdi ne yapsam", "hadi söyleyin bi aktivite yapalım" gibi söylemlerim çok yaygındır. Bu nedenle baktığım her şeyden kendime bir uğraş çıkarabilirim. İşte bolçi* maceram böyle başladı... Edirne' deki kutlu doğum haftasında çocuklara elma şekeri, pamuk şeker ve hediyeler dağıtmışlar, tabi ben bunu duyunca çok özendim. Annem de sağolsun (çok ince düşüncelidir:) gel abinle sana da alayım dedi, tabi hemem "oluuuur" dedim kocaman bir gülümsemeyle. Neyse şekerciye gittik tabi ben sadece elma şekeriyle kalır mıyım bütün dükkanı iyice süzdüm, masanın altında çikolata kaplı çifte kavrulmuş lokumları görüp (öyle sandım) "bunlar lokum di mi?" dedim. Satan bayan demesin mi "onlar bolçi" işte o zaman çok sevindim çünkü Edirne de satılmıyordu. Sonra tabi aldık biraz çoğunu ben bi güzel indirdim mideye. Ama insan aç gözlü olmasın, bide zaten uğraş arıyorum. Anneme dedim ben bunu yaparım ne olacak ki(!) annem nasıldı falan derken, dedim bunun içi krokan dışı çikolata bişey yok bunda. Krokan için şekeri karamelize ettim içine antep fıstıklarını attım sonra kaşıkla yağlı kağıda koyayım dedim ama nerdeeee... benim kaşığa almamla şekerin donması bir oluyor hatta uzayıp tal şerit halinde havada donup, yere düşüp, kırılıyor. ve evet tüm bunlar olurken şeker yapış yapış diye siz hiçbir şey yapamıyorsunuz. Neyse ki bi şekilde bunu hallettim olduğu kadar sonra tabi çikolata kaplama lazım.. kalıp çikolataları benmari eriteyim dedim bi katılaştı bi erimedi.. beni çileden çıkardı! sonra bende donmuş krokanlara çikolata sürüp yedim olan bu :( 
   Velhasılı herkes kendi işine bakmalı, herkes haddini bilmeli. Hayır yani ben bolçi mi evde yapsam bolulu ustalar nasıl para kazanacak di mi? 
 Sonuç:bir bolçi denemesi böylece başarısız oldu
Not: tadı güzeldi.
*bolçi: bolu çikolatası